Tanış Olalım...
1959 yılında Isparta'nın Keçiborlu ilçesinde doğdu. Lise tahsilini Keçiborlu'da tamamlayan sanatçı 1979 yılında Konya'ya gelerek 1989- 1991 yılları arasında Konya Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde 3 yıl resim eğitimi aldı. Resim eğitiminin ardından 1 yıl vitray eğitimi aldı. Üniversite hayatını Çocuk Gelişimi okuyarak tamamladı. Dönemsel birçok kurs ve teorik çalışmalara katılarak, birebir ders verdi veya ders aldı.
1991 yılında Konya Halk Eğitim Merkezi'nin yaptığı sınavda başarı göstererek günümüze kadar sürecek sanat hayatına ilk adımını dekoratif el sanatlarında usta öğretici olarak atan sanatçımız, El Sanatları, Vitray, Takı Tasarımı ve Kırkpare (Patchwork) kurslarında da uzman öğreticilik yaptı. Aynı zamanda Konya İl Kültür Müdürlüğü bünyesinde açılan Ebru kurslarında uzman öğretici olarak çalıştı. Konya, yaşamında hayatına, düşünce alemine katkısı farklı olan bir süreç yaşadı. Kimsesiz Çocuklar Yuvası’nda derslere girdi, yuvadan koruyucu aile olarak çocuklar alarak, kendi edep ve inanç eğitim sürecinde yol almaya çalıştı.
Sanatçı 2001 yılından sonra sanat hayatını Antalya'da devam ettirerek 2002- 2003 yıllarında Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bünyesinde açılan Ebru kursunda Uzman öğreticilik yaptı.
Aynı zamanda Antalya Devlet Opera ve Balesinde realizasyon bölümünde çalışmaya başlayarak, sahne dekor ve giydirmelerinde sanatsal çalışmalar yaptı. Basın ve Arşiv sorumlusu olarak 4,5 yıl gibi bir süreyi farklı bir dalda kendisini eğiterek tamamladı.
2002 yılındaki bir başka onur verici gelişme ise, öğrencileri ile 13.ncüsünü açtığı sergide ünlü ebru üstadı olan Sayın Hikmet Barutçugil'in; serginin ve çalışmaların başarılı olması nedeniyle, "fahri" icazet iğnesi “ gümüş lale”yi yakasına takmasıydı.
Sanatçımız ebru sanatını klasik tarzdan uzaklaşmadan, klasik- yenilikçi akımda yer almaya başladı. Sanatını farklı farklı çalışmalara ve formlara aktararak eskiden var olan çiçeklerimizin ebru çeşitlerimizin yanı sıra; tabiatta var olan değişik çiçeklerin yapılmasına da önem verdi, Kâğıt üzerinde “onların” istediği gibi dans etmesine izin vererek eserler çıkarmaya başladı.
Bu tarz yenilikçi düşünceye, sanatın gelişimi ve yayılması gereği girilmesini düşünen sanatçı, aslından uzaklaştırılmamasına, usta çırak eğitiminin olması gerektiğine, korunması, sevdirilmesi ve yeterli akademik ortamın yapılandırılmasına inananlardandır.
Bu sanatı öğretenlerin fırça sallamaktan öte ne yaptığını bilmesi, ebru sanatının gücünü insan üzerinde manevi hazzını yaşatılmasını, iyileştirici yönünün daha öne çıkarılmasını sağlamaya çalışmaktadır. Ebru sanatının sadece kağıt üzerinde değil başka zeminlerde de hayata geçirilmesi gerektiğini düşünen sanatçı, sanatını tekstile, ahşaba, toprak formlara, cam objelere ve deriye uygulayarak geniş kitlelere ulaşmaya çalışmaktadır.
Ebru Sanatının uluslararası duyulması ve kabul görmesi için bir ilke imza atarak bunu ispat etmiştir. “Geleneksel Üniversiteler Arası Uygulamalı Ebru Yarışması”nın 3 yıl proje sahipliğini ve koordinatörlüğünü, 2012, 21-24 Mart Dünya Su Günününde, 1. Akdeniz Üniversitesi Uluslararası Kitap Sanatları / Ebru Çalıştayı’nda Koordinatörlük görevini üstlenmiş, sempozyumda ise “Ebru Sanatı-Terapi ve Şifa” konulu bildiri sunumu yapmıştır.
İnancında “Esma-ül Hüsna’nın" anlamı ve yeri çok büyüktür. Bu sebep ile 2010 yılında başka bir ilke daha imza atarak; Dünya’da ve Türkiye’de ilk kez tamamı elde hat yazısı ve tamamı gül ebrusu ile 107 eserlik bir koleksiyon hazırlamıştır. Şu an koleksiyon, memleketi Isparta Müzesindedir.Sanatçımız ANSAN-Antalyalı Sanatçılar Derneği'nde el sanatları üyesidir.
Merkezi İzmir' de olan, SESAN- Serbest Sanatçılar Sanat Derneğinin üyesidir.
2012 Aralık ayında merkezi Gaziantep olan Anadolu Süsleme Sanatları Derneği’nin, Yönetim Kurulu Üyesi seçilmiştir. Antalya Temsilciliğini de üstlenmiştir.
Sanatçı açtığı sergilerin yanında, çeşitli dallarda başarılı sanat organizasyonlarına imza atmıştır.
2010 yılı ekim ayında 17. cisi yapılan Altın Portakal Festivali kapsamında memleketi Isparta’da 100 öğrencisi ile 47 metre kare ebru rekorunu başarı ile iki kez tamamlamıştır.
8 Eylül 2012 tarihinde İstanbul’da 1. Dünya Ebru gününde 61,5 metre kare dünyanın en büyük ebru rekoru çalışmasında yer almıştır.
Bu güne kadar 48 sergi, 24 organizasyon, 3 festival çalışması yapan sanatçımız; 6 Yıldan beri Akdeniz Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı’nın Resim ve El Sanatları Topluluğunun Ebru uzman eğitimciliği görevini yürütmekte ve kendi atölyesinde de Ebru sanatı dersleri vermeye devam etmektedir.
Ebru sanatına verdiği emek 23 yıl gibi uzun bir süzgeçten geçerek bu güne gelmiştir.
Sükut eyledim, kahrı var dediler.
Biraz söyledim, zehri var dediler.
Sustum, kahrından susuyor dediler;
Biraz konuştum, zehrini kusuyor dediler…
Mukadder KAVAS
Sanatının Elçisi
PDF Formatında İndirin...
Sükut eyledim, kahrı var dediler.
biraz söyledim, zehri var dediler.
Sustum, kahrından susuyor dediler;
Biraz konuştum, zehrini kusuyor dediler...anonim
HAMDIM, PİŞTİM, YANDIM…
Öldüğüm gün tabutum götürülürken bende bu dünya derdi var sanma, benim için ağlama, yazık ah, vah deme şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır.
Cenazem gömüldüğü zaman ayrılık, ayrılık deme, benim buluşmam, kavuşmam işte o zamandır.
Beni toprağa verdikleri zaman elveda, elveda demeye kalkışma, mezar, cennet topluluğunun perdesidir.
Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret, güneşle aya gruptan hic ziyan gelir mi?
Yere hangi tohum ekildi de bitmedi? insan tohumu bitmeyecek diye şüpheleniyor musun?
Toprağa konulduğumu sanıyorsun değil mi? Ayağımın altında şu yedi gök vardır.
Bu denizde ne ölmek var bize
Bu denizde ne gam ne keder
Bu deniz alabildiğine muhabbet
Bu deniz iyilik ve cömertlikten ibaret
Sen senliğini koy gel bende benliğimi koyup geleyim.İkimiz BİR'de buluşalım, dalalım hakikatler ırmağına. İyilik, güzellik adına ne varsa bu ırmakta var.Hz.Mevlana